Bu haber :14/05/2020 13:06 Tarihinde Eklendi 3549 Kez Okundu

2 aydır göremediği çocuklarına özlemini mektupla dile getirdi

Hemşire Banu Atay:
"Koronavirüs süreci beni şair yaptı. Çocuklarıma olan duygularımı, onlara şiirler, sözler ve mektuplar yazarak geçirdim"

Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan yoğun bakım hemşiresi Banu Atay, fedakarca görev aldığı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele nedeniyle 2 aydır görüşemediği çocuklarına özlemini onlara yazdığı mektupla ifade etti. 

Atay (39), yaklaşık 2 ay önce 11 yaşındaki oğlu Deniz ile 8 yaşındaki kızı İdil'i Bartın'ın Amasra ilçesindeki babalarının yanına gönderdi. 

Banu hemşire, bu süreçte çocuklarına duyduğu özlemi onlara yazdığı mektupla dile getirdi. 

- "Sağlık çalışanlarının her gün değerli hissettirilmesi gerekir"

Atay, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hemşireler Günü'nün kendileri için çok özel bir gün olduğunu söyledi. 

Sağlık çalışanlarına kendilerinin her gün değerli hissettirilmesi gerektiğini belirten Atay, "Şu süreçte kıymeti daha da bilindi." dedi.

Atay, Kovid-19 sürecinde Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesinde  personel ve ekipman sıkıntısı yaşamadıklarını, en büyük sorunlarının birinci derece yakınları ve çocukları olduğunu dile getirdi.

 Hemşire Atay, şunları kaydetti: 

"İdaremiz bize birçok imkan sağladı. Hatta ikinci ayımızı, Kovid-19 yoğun bakımda gönüllü olarak çalışmayı kabul ettik. Benim de çocuklarım yanımda değildi. Ben de çocuklarımı göndermek zorunda kaldım. 2 aydır çocuklarımdan ayrıyım. Onlara sarılamıyorum, öpemiyorum,  koklayamıyorum. Hepimiz aynı süreci yaşadık. Hepimiz her gün eve gittiğimizde acaba biz de Kovid-19 mu olduk? Bize de koronavirüs bulaştı mı? Bunları düşünüyoruz. Bu hissiyatla ailemizden ve çocuklarımızdan kendimizi uzaklaştırıyoruz." 

- "Koronavirüs süreci beni şair yaptı" 

"Koronavirüs süreci beni şair yaptı. Çocuklarıma olan duygularımı onlara şiirler, sözler ve mektuplar yazarak geçirdim." ifadesini kullanan Atay, "Ben hayatta en güzel kokunun çocuklarımın kokusu ve kızarmış ekmek kokusu olduğunu düşünürüm. Çocuklarım gideli 2 ay oldu. Hemen hemen her gün ekmek kızartıyorum ama bir süre sonra artık ekmek kokusu yetmiyor. Çocuklarımın kokusunu gerçekten çok özledim." diye konuştu.

- "Kızımın saçlarını örmeyi, oğluma çorap seçmeyi özledim"

Banu hemşirenin mektubundaki ifadeler şöyle:

"Özlemlerin en büyüğünü yaşıyorum. Çocuklarımı özledim. Seslerini, kokularını...Sarılıp boynumun altına girmelerini özledim. 'Anne yanıma yat' demelerini... Yemekten sonra masanın altındaki ekmek kırıntılarını, dağınık odalarını, kirli lavaboları özledim. Çamaşırlarını asmayı, katlayıp yerlerine koymayı özledim. 'Oğlum başım ağrıdı.' dediğim top seslerini, 'Kızım bi sus artık.' dediğim miniş seslendirmelerini, etrafta görmeye alıştığım oyun kartlarını, askerleri ve bebekleri özledim. Beni en çok kızdıran kavgalarını özledim. Kızımın saçlarını tarayıp örmeyi, oğluma çorap seçmeyi özledim. Oğlumun atarını, kızımın nazını özledim. Beni ortalarına yatırıp 'Anne bana dön.' demelerini, sarıp sarmalamalarını özledim. Onları sarıp sarmalamayı, öpüp koklamayı özledim. Çocuklarımı çok özledim."