Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) açıkladığı üzere dünya nüfusunun %91’i hava kalitesi sınırlarının aşıldığı yerlerde yaşıyor. Bununla birlikte yine WHO’nun verilerine göre, her yıl 4,2 milyon kişi hava kirliliğinden dolayı ölüyor. 81 ilin yarısından fazlası kirli hava soluyor. Dünya Sağlık Örgütü, 2013 yılında hava kirliliğinin sağlığa etkileri kapsamında partikül maddeleri kanserojen olarak sınıflandırmaya başladı. Canlı yaşamına zarar verecek ve genel olarak ekolojik dengenin bozulmasına neden olabilecek düzeyde katı, sıvı ya da gaz formundaki kirleticilerin atmosferde bulunması, hava kirliliği olarak tanımlanıyor. Fosil yakıt kullanımı, madencilik, trafik, endüstriyel üretim ve inşaat gibi insan faaliyetleri ise hava kirliliğine yol açan başlıca nedenlerden. Bunun yanında havada yayılan virüs, bakteri, alerjen polenler, toz ve duman da zararlı pozitif iyonlar olarak solunum sistemimizi bozan partiküllerdir. Ağaçların bol olduğu yerlere, ormanlık alanlara gittiğimizde derin bir nefes çekmek isteriz. Temiz havada solunum sistemimize faydalı bolca negatif iyonlar bulunmaktadır, biz bunu hemen farkederiz. Ormanlarda metreküp başına düşen negatif iyon miktarı yüz binlerle ölçülür. Şehir merkezlerinde ise bu oran yalnızca yüzlerle ölçülüyor. Arada 1000 kata yakın bir fark var. Çok çabuk alerji olan insanların en büyük düşmanları havada uçuşan polenler ve alerjen maddelerdir. Bunları temizlememiz mümkün değil. İstediğimiz kadar evimizi ya da ofisimizi havalandıralım, bunlardan kurtulmak mümkün değil. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bugünlerde kişiye özel, temiz hava kalkanı oluşturan cihazların daha yaygın kullanılacağını, çocuklar ve yetişkinlerin daha çok ihtiyaçları olacağına inanıyorum. Herşeyin başı sağlık, kalın sağlıcakla.